Etrafınızdaki beş kişinin ortalaması olmak

Geçtiğimiz günlerde Amerikalı bir girişimci olan Jim Rohn’un bir sözüyle karşılaştım: 

“Dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaret ise, düzeyinizi bile koruma imkanınız yoktur. Hepimiz beraber en çok vakit geçirdiğimiz beş kişinin ortalamasıyız.”

Birkaç gün sonra şu ayetle karşılaştım; Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının zînetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme. (Kehf 28)

Bunları birlikte değerlendirme, birlikte düşünme fırsatı bulunca birkaç satır yazmak istedim;

Etrafımızdaki insanları neye göre seçiyoruz?

Kriterlerimiz ne?

Bize iyi gelmesi ya da bizi anlaması mı? Yoksa birlikte vaktin nasıl geçtiğini anlamayışımız mı? Çoğu zaman cevaplarımızda merkeze kendimizi koyduğumuzu fark ederiz. Nihai amaç “beni” tatmin etmek değil mi?

Peki, en yakınımızdan seçeceğimiz beş kişinin ortalaması, kendimize yakıştıracağımız bir kişilik midir? Ya da dönüşmek istediğimiz “hedef insan” tam olarak bu mudur?

Allah, “sizin şerefiniz” diye nitelediği Kuran-ı Kerim’de, insan seçme konusunda bize belirli kıstasları çizmiş. Ve burada “sizi mutlu eden, dinleyen, anlayış gösteren” gibi ifadeler yer almıyor. Olaya asla duygusal bakılmıyor.

Öyle insanlarla arkadaş ol ki, o kişi sabah akşam samimiyetle Rabbine dua etsin. Allah’ın rızası peşinde ömrünü geçirsin. Ne yapıyorsa bu uğurda yapsın.

Bu kadar.

Yalnızca bu. 

Dünya işlerine boğulmuş, ağzı duasız, nefsini doyurmanın peşinde koşan insanlarsa yalnızca arkadaşlık kurmamamız gereken kişiler olarak geçmiyor. Ayetin sonunda “onlara boyun eğme” diyor. Yani onlara uyma, katlanma, itaat etme. 

Şimdi kendi çevremizi bu hislerle bir gözden geçirelim;

“Onun tek derdi Allah’ın rızasını yakalamaktır” diyebileceğimiz kaç kişi var etrafımızda?

Ya da çok sevdiğimiz bir dostumuzun, dünya arzularıyla yaptığı bir teklifi reddedebiliyor muyuz?

Allah adının anılmadığı bir masada, bir boyun eğmeyiş gösterebiliyor muyuz?

Allah kelamını ilk eden, aksi durumda o mekanı terk edebilecek kişilerden olabiliyor muyuz?

Allah bizi iyilere katmak istiyor. Dünyada da ahiret yurdunda da iyiler arasında yer almamız için bizi uyarıyor. Çünkü bu düzeni böyle kurmuş: İyi, iyiyi iyiliğe; kötü, kötüyü kötülüğe sürükler. Gerisi koca bir teferruat.

Allah iyilerle olmayı ve iyilerle olmak için irade göstermeyi hepimize nasip etsin.

Sevgiyle..

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Gülsüm Güney - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

Körfezli - Bazen ne kadar iyi olsanız bile dürust olsanız bile asıl allah diyenler insanları ayrıştırdı şimdi ne yazarsanız yazınız eskisini gibi olmaz artık her gün zamla uyanırken kimse kimseyle can kuş olamaz herkes ödeyeceği borcu düşünüyor çaya ,şekere zam her gün zam artık eskisi kimse olamaz .

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 06 Temmuz 10:19


Anket Koronavirüs aşısı çıktığında yaptırmayı düşünür müsünüz?
Tüm anketler

Kocaeli Haber

Oyunlar