Bu vebal Fatma Hanım’ın boynuna!

Son dönemde insanlığın en önemli problemlerinden biri olarak su kaynaklarının azalması durumu olarak göze çarpıyor.

Bu durum konusundaki problemler kendisini öylesine derinden hissettirmeye başladı ki televizyonlardaki reklam kuşaklarında kesinlikle hassasiyete dikkat çeken kamu spotlarını görmekteyiz.

Toplumun bu problem karşısındaki dikkatsiz tutumunun üzerine küresel ısınma da eklenince daha da vahim bir tablo ile karşı karşıya kaldık.

Hatta öyle bir durum oldu ki eski Yeşilçam filmlerinde sıkça gördüğümüz ‘yağmur duası’ sahnelerini bile yaşamaya başladık.

Tabii sözünü ettiğim problemin ortadan kalkması adına bizlerin vatandaş olarak sorumluluk alması gerektiği kadar özellikle belediyeler ve yerel yönetimlerinde ellerini taşın altına koymaları gerekiyor.

Bu noktada ellerine bir fırsatta geçmişti hâlbuki…

Geçtiğimiz haftalarda tüm yurtta olduğu gibi ilimizde de belki de yıllar sonra bu denli etkili olan kar yağışları sonrasında kar birikintileri oldukları yerde eriyip gitti.

Peki ama olması gereken bu muydu?

Kesinlikle hayır!

Birikintiler erimeden Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimleri aracılığı ile barajlara nakli sağlanmalı idi.

Maalesef böyle bir durum söz konusu olmadı.

Bu noktada verimli bir çaba yahut çalışmanın olmamış olması beni hem bir vatandaş hem de bir gazeteci olarak çok şaşırttı ve üzdü.

Tahir Büyükakın gibi her daim vatandaşına destek olma ve problem çözme odaklı hareket etmeyi benimsemiş bir siyasetçinin bu konuda zayıf kalması oldukça enteresan…

Büyükakın’ın her şeye rağmen sürekli olarak kendisini yenilemeye açık bir bakış açısına sahip olması nedeni ile tekrar edecek bir durumda gereken hassasiyeti en ince ayrıntısına kadar gösterecektir.

Gelelim İzmit Belediyesi’ne…

Onlar da bu konuda başarılı değillerdi.

Bilindiği üzere bir ilçenin ara sokaklarındaki problemler o ilçenin yerel yönetimlerini bağlar.

Anlaşılan o ki İzmit Belediyesi’nin bu gerçekten haberi yok.

Gerçi göreve geldikleri andan itibaren İzmit ve vatandaşları adına da bir tek katkısı var mı diye de sormadan edemiyorum.

Göreve geldiği andan itibaren vatandaşına güvenden çok zarar veren bir yönetim anlayışını benimsemesi ve halen bu mantaliteden sıyrılmak adına çaba harcamıyor olduğunu düşündüğümüzde bu konuda bir çaba harcamamış olmasını yadırgamamak gerekir.

Seçimi kazanmasının üzerinden onca ay geçmesine rağmen dişe dokunur tek bir faaliyetinin olmaması ve üstüne üstlük kendisinden önceki yönetimin yaptığı projeleri kendisinin ürünüymüşçesine lanse ederek sunması da daha acınası bir noktadır.

Mahalle aralarında insanlar belediyenin yapması gerekenleri kendi çabaları ile yapmak zorunda kalınca bahsettiğim kötü tablo daha vahim bir hal alıyor.

Gazetemizde görev yapıyor olmanın haricinde bir sağlık çalışanı da olduğum için bu işin farklı boyutunu da en net gözlemleyenlerden biriyim.

Gözlemlediğim kadarıyla yoğun kar yağışı sonrasındaki ilk bir haftada içerisinde hastanelerin acil servislerine başvuran vatandaşların %50’si evlerinin önündeki ya da sokaktaki kar birikintilerini temizleme gayreti içinde iken düşüp kendilerini sakatlayanlardan oluşuyordu.

Bu tabloya sebep olan yerel yöneticilerin sorması gereken ama kendilerine sormaya cesaretlerinin olmayacağı soruyu ben kendilerine sormak istiyorum.

Yerel yönetimin işi olan bir temizleme görevini vatandaş mı yapmalı yoksa yerel belediye olarak sorumluluk alıp yerinde mi müdahale ediliyor olması mı gerekir?

Sizce doğru olan nedir?

Fatma Hanım’ı seçim sürecinde meclise en çok soru önergesi gönderen milletvekili olması sebebi ile örnek gösterenlere de iyi bir ders olmuştur.

Mecliste soru önergesi vermek ile sorumluluk alıp çözüm odaklı çalışmayı başarabilmek çok farklıdır.

Fatma Hanım bu vebal size bir ömür yeter…!