Resulullahın Kur’an’ı hariç bıraktıkları için kavmini ahrette Allah’a şikâyet edeceğini biliyoruz (
7). O tanık olduğu dönemin hesabını verecek. Biz de kendi dönemimizden yargılanacağız. Eğer biz de Kur’an’ı terk edersek biz de bu şikâyetin içine gireriz. Çünkü Allah adildir; Kur’an’ı terk etmenin hesabını onlara soracaksa bize de soracaktır. Yoksa bunu ayet indirerek yani işin içine bizi de katarak neden söylesin? Hatta Kur’an’dan sual edileceğiz (8). Kendi şartlarımızda gerçeğe ulaşmanın yollarını nasıl elde edebiliyorsak öyle yapalım. Çünkü biz Resulullahın sahabe gibi direkt muhatabı değiliz; tabiin gibi dolaylı muhatabı da değiliz; aradan bin beş yüz yıl geçmiş uzak muhatabıyız. Direkt muhatabı olsaydık gerçeğe ulaşma şartlarımız farklı olurdu. Mesela derdik ki “ben Resulullahtan kendim duymadan inanmam. Sonra kendisini dinledikten sonra “işittik ve iman ettik” (9) deyip şek ve şüphesiz ilim ve ihlâsla amel ederdik. Eğer tabiin olsaydık yaşantısını görüp, takva bulup, beğendiğimiz sahabe gibi birinci ağızlardan duyduktan sonra karar verirdik. Birinci ağızların hepsi sahabe olamayacağı için eğer bütün birinci ağızlar aynı şeyi söylüyorlarsa ona göre, yok eğer ayrı şeyi söylüyorlarsa da ona göre değerlendirirdik. Fakat biz uzak muhatab olduğumuz için bilgiler bize kirlenerek gelmektedir. Biz de titizliğimizden dolayı bu bilgilerden Allah rızası için şüpheye düşebiliyoruz. Çok dikkatli olmamız gerekiyor çünkü bu “inanç”tır. Bilginin ilmi değeri araştırmayla söz konusu olur ve ancak bu surette size “gerçeği” ikram eder.
Bugün bile 21.yüzyıla geldiğimiz halde Türkçeyi bilen iki kişi konuşurken rivayet kurbanı olabiliyorlar. Biri diyor ki, “ben sana öyle demedim.” Diğeri de, “az önce dedin ya, kulaklarımla duydum.” Bu sefer de, “Yahu, ben öyle mi dedim, böyle dedim” diyor. Uzayınca da tartışma “beni duymamışsın bile, sen o kulaklarını bir baktır” demeye kadar varıyor. Bire bir konuşurken yani birinci muhatab iken bile böyle durumlar yaşanıyorsa uzak muhatab olunca neler yaşanmaz, artık gerisini siz düşünün… Resulullahtan duyduğuna veya gördüğüne şahid olan için “sünnet” olan şeyi doğrulamak, şahid olmayanlar için ancak ilmi araştırmaları devreye sokarak söz konusu olabilir –ki bu her zaman doğru isabet edileceği anlamına da gelmez.
Resulullahtan (571-632) bir şey duyan sahabesi Ali (601-661) “duydum” diyebilir. Onun gibi doğrudan doğruya şahid olan bütün sahabeler ve Resulullah’la çok samimi olamayan Müslümanlar da “duydum” diyebilirler –ama sonuçta hepsi beşer olduklarından dolayı duyduklarını istemeden hatalı da aktarabilirler. Yahut onlardan duyulan akılda hatalı da kalabilir yahut hatalı not da alınabilir. Resulullahın vefatında sahabe Ali’nin oğlu Hasan (624-670) 8 yaşında ve Hüseyin (626-680) ise 6 yaşında olduğuna göre “duydum” demesi çok beklenilir değildir. Kendinizden pay biçin. Bu yaşlarda aklınızda kalan söz ve fiiller ne derece olabilir? Nisbeten şahidliğiniz az olur. En çok hadis rivayeti bulunan Ebu Hureyre (603-681) Hayber gazvesi sıralarında Yemen’den Medine’ye gelip Müslüman (628) olduğunda 25 ve Resulullahın vefatında 29 yaşındadır. Bu durumda en fazla 4 yıl Resulullahı görecektir. Son 1 yılı da zaten zaman zaman hastadır. Bir de bu gencin sahabelerinden yani Resulullahın en yakın arkadaşlarından biri olmadığını dikkate alırsanız durum ona göre değerlendirilir. Madem rivayetleri önemsiyorsunuz o zaman bazı âlimlerin rivayetlerine göre Ebu Hureyre sabıkalıdır; sahabe Ömer onu hadis rivayet etmekten men ederken tehdit etmiştir (
10) ve yalancılıkla suçlamıştır (11). Sahabe Ömer gibi Aişe validemiz de onu yalancılıkla suçlamıştır (12). Hatta sahabe Ali de onu yalancılıkla suçlamıştır (13). Tam burada şu soru da sorulabilir: Sahabe Ömer’in ve sahabe Ali’nin şehid edilmelerinden sonra Emeviler dönemi, neden Ebu Hureyre’nin altın yıllarına dönüştü? Emeviler, Ebu Hureyre’ye el Akik’te bir köşk inşa ederek arazi verdiler. Muaviye dönemindeki bu ikramlara karşılık Ebu Hureyre’den şu hadisler ortaya çıktı: “Allah’ın Resulü şunu derken duydum: Allah, vahyini üç kişiye emanet etti: Ben, Cebrail ve Muaviye” (14), “Allah’ın Resulü Muaviye’ye bir ok verdi ve şöyle dedi: Bu oku al ve cennette beni onunla karşıla” (15).
İşte burada araştırmamız gereken Ebu Hureyre hakkında her şeydir. Kendisi hakkında olumlu ya da olumsuz neler kayda geçmiştir? Hocaları kimlerdir ve tartışılmış isimler midirler? Hangi sultanlar döneminde rahat etmiş, hangileri döneminde rahat etmemiştir? Rahat ve rahatsız olduğu dönemlerdeki sultanlar zalim midirler, adil midirler? Onun rivayet ettiği rivayet edilen hadislerin, Aişe validemizden rivayet edildiği rivayet edilen hadislere muhalif olması nasıl açıklanabilir? Resulullahın arkadaşı olmadığı halde Resulullahın arkadaşlarından yüzlerce kat fazla hadis rivayet etmesinin izahı nedir? Resulullahın ashabından olan kişiler tarafından dışlandığına dair rivayetlere nasıl yaklaşmalıyız? Ebu Hanife gibi şehid olarak rüşdünü isbat etmiş kıymetli bir şahsiyetin Ebu Hureyre’nin hadislerine iltifat etmemesi neyden kaynaklanıyor? Rivayet ettiği hadislerde kehanet niçin var? Rivayet ettiği hadisler niçin mitolojik bir hüviyete bürünmüş durumdadır? Onun rivayetlerinde niçin tenakuzlar var? Onun rivayetleri Kur’an’a ve sünnetullah’a ters düşüyor mu, düşüyorsa neden? Bu sorular artırılabilir… Onu sorgulamak Resulullahı’ı sorgulamak demek değildir; çünkü o Resulullah değildir. Onun rivayetleri, ondan rivayet edenlerin rivayetleri şeklinde bize taşınmaktadır. Madem bu taşınma bir serüven yaşamıştır, elbette titizlikle araştırılmalıdır. Sonuçları elde edene kadar titiz olmalı ve nihayet Kur’an’a arz edilmelidir. Eğer Kur’an’a ters düşülmüşse gözünün yaşına bakmadan ortaya konmalıdır. Yok, eğer uygunsa amel edilmesinde bir sakınca görülmemelidir. Ölçen akıl, ölçü Kur’an’dır.
KAYNAKLAR:
7. Bknz. Furkan, 30
8. Bknz. Zuhruf, 44
9. Bknz. Nur, 51
10. Ez Zehebi, “Tezkiretul Huffaz”
11. İbni Sa’d, Tabakat, 4. cilt
12. Zehebi, “Siyeru Âlemin Nubela” 2. Cilt
13. İbni Ebul Hadid, “Şerhu Nehcul Belağa”, 1. Cilt
14. İbni Kesir, “El Bidaye Ve’n Nihaye”
15. İbni Kesir, “El Bidaye Ve’n Nihaye”
Yorum yazarak Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)M. Salmaklı - Bişr b. Sa'îd’in: "Allah'a yemin olsun ki biz Ebû Hureyre'nin meclisinde bulunurduk, O bize Rasûlullah’tan ve Ka'b el-Ahbâr'dan rivayet ederdi. Ebû Hureyre kalkıp gittikten sonra bizimle birlikte oturan bazı insanların, Rasûlullah’ın hadisini Ka'b'ın sözü, Ka’b’ın sözünü de Rasûlullah’ın hadisi diye naklettiğini işitirdim. Allah'tan korkun ve hadis konusunda korunun!" dediği belirtilir. (İbn Kesîr, Ebu'l-Fidâ İmâduddîn İsmail b. Ömer (774/1372), el-Bidâye ve'n-nihâye, thk. Ahmed Abdülvehhâb Fetih, ( Kahire: Dâru'l-Hadîs, 1414/1993), VIII: 112.; Sema Tombul, Bir Devlet Politikası Olarak Hz. Ömer'in Hadis Rivayetleriyle İlgili Tutumu )
Yazılan yorumlardan Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.