Myanmar yönetimi ülkeye basın mensubu ya da Birlemiş Milletler İnsan Hakları Örgütü'nden temsilcilerin girmesine izin vermiyor. Bu sebeple gerçek kayıp tam olarak bilinmiyor. Myanmar’dan Bangladeş’e kaçmayı başaran Arakanlıların sayısı 100 bini geçti. Kaçış sırasında da çok sayıda can kaybı yaşanıyor. Yakın geçmişte Naf Nehri’nden geçişlerde teknelerinin alabora olması sonucu 39 Arakanlı Müslüman boğularak hayatını kaybetmişti. Nehirden geçerek Bangladeş’in Cox’s Bazar kentine bağlı Teknaf’a ulaşmayı, oradan da Arakanlı mülteci kamplarının olduğu Cox’s Bazar kent merkezine geçmeyi amaçlıyorlardı. Myanmar ordusunun terörle mücadele gerekçesiyle saldırılarda 100’e yakın köyü yakıp yıktı ve on binlerce Arakanlıyı can güvenliği nedeniyle bölgeden kaçmaya zorladı.
Arakan nüfusunun çoğunluğu Rohingya Müslümanları ile Budist Rakhineler’den oluşur. 950 yıl önce Pagan bir Krallık kurulan Myanmar’a, Hindistan ve Çin'e yakın olması nedeniyle Budizm gelmişti. Bengal Körfezi’nde batan bir gemiden kurtulan Müslüman tüccarlar vasıtasıyla İslamiyetin yayıldığı Arakan uzun yıllar Avrupa ülkeleriyle ticareti sürdürerek ekonomik olarak oldukça güçlenmişti. Daha sonra İngiltere bölgeye girerek bir müddet sonra yönetimi Burma Sultanlığı’na bırakmıştı. Siyasi iktidarı kaybeden Müslümanlar, Budist krallık tarafından yönetilince şiddet olayları da arttı. Budistler, askerlerden aldıkları destekle Müslümanları katlettiler.
1942’de gerçekleşen ilk katliamda takriben 150 bin Müslüman öldürüldü. 1885’ten sonra İngiltere işgal ordusu altında yaşayan ve 1948’de bağımsızlığını kazanan Burma, 1962’de askeri darbeyle iktidara gelen komünist General Ne Win’in yönetime geçmesiyle, sosyalist tek partili sivil-askeri yönetim 1989’da ülkenin adını Myanmar Birliği Cumhuriyeti olarak değiştirdi. General Ne Win, Arakanlı Müslümanları yok etmek için devletin tüm imkânları kullandı. Başkanlık süresi boyunca 20 bin kadar Müslüman öldürüldü ve kadınlara tecavüz edildi. Evler, camiler, okullar yıkıldı. 1984’te Arakanlı Müslümanları tanımadıklarını açıkladılar. 1992’de 200 bin kişi Bangladeş’e sığınmak zorunda kaldı. Artarak devam eden şiddet Arakan Müslümanlarını ülkeden kaçıp başka ülkelere sığınmaya itti. Fakat deniz yolunda bilinemeyecek sayıda çok kayıplar oldu. Sığındıkları ülkelerin ekonomik durumlarının kötü olması ise onları barınma sorunuyla yüzleştirdi.
“Buda’nın oğlu” iddiasıyla destek gören aşırılıkçı Budist rahip Aşin Wirathu önderliğinde kurulan “969 Hareketi”, Budist kültürünü koruma amacının yanı sıra Müslümanların Budistler üzerindeki etkilerini ortadan kaldırmak için böyle bir hareket oluşturdular. Müslümanların kendileri hakkında büyük planları olduğu, bunu engellemek gerektiği ve dünyadaki terör olaylarının kaynağının da Müslümanlar olduğu iddiasıyla böyle bir hareketi başlattıklarını söylüyorlar. Bir Müslüman bir Budiste karşı bireysel bir suç bile işlese bunun karşılığı olarak orantısız biçimde karşılaştıkları her Müslümana yönelik katliama yaptılar. Müslüman halkın evlilik, iş, okul hayatı gibi konularda da özgürlükleri kısıtlandı. 135 etnik grubun var olduğu Myanmar’da, hükümet Rohingya Müslümanlarını reddederek onlara hiçbir sosyal hak tanımadı. Hükümet Rohingya Müslümanlarının İngiliz sömürgesi döneminde Bangladeş’ten getirilen Bengalliler oldukları konusunda ısrar etmektedir.
İslam’ın ülkeye girişi ilk kez Hicri 1. asırda tüccar Müslümanlarla oldu. Sevgili Peygamberimizin arkadaşı Vakkas bin Malik ve onun arkadaşları bu ülkeye ilk ayak basan Müslüman tacirlerdi. Sonra Müslümanların bu ülkeyle ticaretleri daha da arttı. Hicri 2. asırda Müslüman tacirlere ait bir gemi Arakan’a yakın Bengal Körfez’inde batınca gemideki Müslümanlar karaya çıktıktan sonra bir daha ülkelerine dönmediler. Arakan’a yerleşen bu Müslümanlar İslam’ı bu bölgede yaydılar. 13. yüzyılda Arakan tamamen Müslümanlaşınca 1430’da Arakan İslam Devleti kuruldu. Arakan İslam Devleti’nin ilk sultanı Süleyman Şah oldu. Arakan İslam Devleti 1784’e kadar bölgeye hükmederek bir ticaret ve ilim merkezi oldu. Portekizliler ve Hollandalılar uzun yıllarca Arakan’la ticaret yapınca ekonomik olarak güçlendi. Arakanlılar, İslam Devleti’nin yıkılmasını engelleyemeyince itibarsızlaştılar ve ardından Budistler tarafından din değiştirmeye zorlandılarsa da dinlerini terk etmediler. Böyle olunca Burmalı Budistler de asker desteğiyle Arakanlı Müslümanlara yönelik büyük bir katliama giriştiler. 28 Mart 1942’de önce Minbya şehrine bağlı Çanbilli Köyü’nde başladıktan sonra bütün Arakan’a yayılan bu katliamlarda en az 150 bin Arakanlı Müslüman öldürüldü. Bu tarihi katliamın sarsıcı etkisiyle yüz binlerce Arakanlı vatanını terk ederek komşu ülkelere sığındılar. Derken bu günlere gelindi…
Myanmar’da polis karakollarının basılmasıyla şiddeti artan Arakanlı Müslümanlara yönelik baskı sonucu 200’ü aşkın Rohingyalı Müslüman katledilirken 800’ü aşkın Müslüman yaralandı. Ölenlerin yarısı çocuk ve kadınlardı. Bangladeş hükümeti mülteci girişini engellediği halde binlerce Rohingyalı Müslümanı Arakan’dan yasadışı yollarla Bangladeş’e girdi. Yaklaşık 40 bin Rohingyalı Müslüman Bangladeş’e giremediğinden sınıra yakın dağlık bölgede sığınmış haldeler… Buthidaung, Maungdaw ve özellikle Rathedaung bölgelerinde Rohingyalı Müslümanlara ait 300’den fazla ev, cami, Kur’an kursu, medrese, okul ve dükkân yakılırken, 30’a yakın köy can güvenliği için terk edilerek dağlık bölgelere sığınıldı. Basının sızmasına ve fotoğraf veya bilgi alınmasına kesinlikle izin verilmediğinden bilgi daha ziyade kaçanlardan geliyor. Başta Mısır olmak üzere tüm dünyadaki Müslümanların meselelerini ve dertlerini gündeme getirmek için kurulan El Faruk Medya Kurumu’nun Burma’daki mazlum Müslümanlara destek için yayınladığı 11 dakikalık video görüntüsünde işgal altındaki Arakanlıların feryatları gözler önüne sergileniyor. Videoda Arakan Müslümanlarının yüzyıllardır her türlü işkencelere maruz kaldığı, mallarının gasp edildiği, namuslarına saldırıldığı, yardım çağrısında bulunup haykırdıkları ancak onların seslerine kulak verilmediği vurgulanıyor. Bütün bunların üzerine dünya kamuoyuna alakasız fotoğraflar yansıtıldıktan sonra “meğer zulüm yokmuş” zannettirilerek dikkatler başka memleket ve yıllarda çekilmiş fotoğraflara kaydırıldı. Böylece bu dünyada bu zulümler zalimlerin yanına kar kaldı. Böylece cihadçı Müslümanlar da dayanamayıp dünyada “İslam Terörü” imajı bıraksınlar diye kışkırtıldılar. Bu oyunun kurucuları maalesef Müslümanların dikkatsizliğinden ve sahipsizliğinden ötürü kolaylıkla bu fitneyi de meşru kılmayı başardılar. Müslümanlar, Hıristiyanlar ve diğerleri İsrail tarafından Siyonizmin satranç tahtasındaki taşlar gibi kullanılmaktadır. Öyle ki Siyonizm bu metotla bir hafta, bir ay, bir yıl sonrasına taş koyabilmektedir…
Yorum yazarak Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.