Öğretmenler Günü’nde Başöğretmen unutuldu

24 Kasım 1928’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Millet Mektepleri Başöğretmenliği” unvanı verilişinin 90’ıncı, 24 Kasım 1981’de “Öğretmenler Günü” olarak kutlanışının 33’üncü yıldönümü ile ilgili düşüncelerimi dün paylaşmıştım.

.Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere dedem ve kayınvalidemin de aralarında olduğu vefat eden ve şehit olan tüm öğretmenlerimizi rahmetle anmıştım.

Özveriyle görev yapmaya çalışanlara başarılar, hayattaki emeklilere sağlıklı yaşam dilemiştim.

Yıllarca itibarsızlaştırılan öğretmenlerin, siyasallaştırılan yöneticilerin, unutulan emekli öğretmenlerin“Öğretmenler Gününü”kutlamıştım.

Yaşamlarının ikinci baharını yaşaması gereken emekli öğretmenlerin unutulmasını, dışlanmasını, sadece cenazelerinde lütfen hatırlanmasını eleştirmiştim.

Yönetici görevlendirmelerinin ehliyet ve liyakata göre değil de iktidarın arka bahçesi sendikaların sosyal yaşantısı, siyasi ve dünya görüşü doğrultusunda yapılarak okulların siyasallaştırılmasına isyan etmiştim.

Milli eğitim bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un, Vali Aksoy’dan “Eğitimde Dört Yıllık Başarı Öyküsünü” dinledikten sonra Kocaeli milli eğitiminden övgü ile bahsettiğini ve tüm paydaşlara teşekkür ettiğini yazmıştım.

ATATÜRK’SÜZ 24 KASIM

Cumartesi günleri yazma alışkanlığım olmamasına rağmen perşembe akşamı Haber Türk televizyonu genel müdürü Veyis Ateş’in 24 Kasım Öğretmenler Günü programını izleyince izlenimlerimi paylaşmak istedim.

Yaklaşık yüz elli yıllık geçmişi olan Hababam Sınıfı filminin çekildiği bugün müze olarak kullanılan Adile Sultan Kasrı’ndan yapılan canlı yayının konuğu milli eğitim bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk idi.

Sunucu Veyis Ateş, önceki programlarının formatına takılıp kalmış olacak ki

beklenen performansı gösteremedi.

Sonradan özür dilese de Öğretmenler Günü tarihini, 24 Kasım yerine 24 Haziran olarak anons ederek ilk potu kırdı.

Yetmedi, Batman Kozluk’ta şehit olan öğretmen Şenay Aybüke Yalçın 2016’da terör saldırısına uğramasına rağmen 2017 olarak açıkladı.

Ve bir milyon 30 bin çalışan öğretmen, bir o kadar emekli ve eğitim paydaşlarının gününü sadece Aybüke öğretmen ile sınırlandırdı.

Sunucu böyle olunca konuğu Bakan Selçuk da Öğretmenler Günü programının magazinleştirilmesine fırsat verdi.

En önemlisi de program sunucusu Veyis Ateş ve konuğu milli eğitim bakanı Ziya Selçuk, Öğretmenler Günü programında bir kez olsun Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını ağızlarına almadılar.

Öğretmenler Gününün, 24 Kasım olarak seçilişinin öyküsünü anlatmadılar.

Sohbet ettikleri Adile Sultan Müzesi girişine günün anlamını anlatan Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kara tahta başındaki fotoğrafını ve Ay Yıldızlı Türk Bayrağını koymayı akıl edemediler.

Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Bayrağının unutulduğu “Öğretmenler Günü” söyleşisinde şehit öğretmen medyatik Aybüke Yalçın ve seslendirdiği şarkılar öne çıktı.

Geceye ev sahipliği yapan program sunucusu Veyis Ateş’in Öğretmenler Gününde diğer şehit öğretmenlerden bir kaçının adını söyleyip Aybüke öğretmeni öne çıkarmasını anlıyorum da milli eğitim bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un suskunluğunu anlayamadım.

Göreve geldiği günden buyana yaptığı açıklamalar, aldığı kararlarla hep öğretmenlerin yanında olduğu mesajı veren bakan Selçuk’tan farklı bir performans beklerken göremeyince hayal kırıklığı yaşadım.

Kaldı ki aynı bakan Selçuk, Perşembe günü tedavi gördüğü Ankara’daki hastanede vefat eden lösemi hastası Körfez Çamlıtepe MTAL Teknoloji ve Tasarım öğretmeni Ezgi Elgin’in cenazesine katılarak ailesine başsağlığı dilemişti.

************

Emekli öğretmen Gülümser Ataman'a öğrencisi Muzaffer Oğuz'dan mektup;

Öğretmenim,

Sizinle ilkokul 1. sınıfa başladığım ilk gün karşılaşmıştım. Son derece heyecanlı, bir o kadar da utangaç idim. Sorulan sorulara cevap veremediğimi ve başımı önüme eğdiğimi, her nedense yüzümün kırmızıya döndüğünü hiç unutmam.

Öğretmenim,

Siz o utangaç çocuğa utanılacak bir şey olmadığını öğrettiniz, özgüven kazandırdınız, kendimizi ifade edebileceğimizi gösterdiniz, bir ANA şefkatiyle yaklaştınız.

Öğretmenim,

Siz ki biz öğrencilerinizin idolüydünüz, hep sizin gibi öğretmen olmayı isterdik. Hani çocuklara genelde sorarlar “Büyüyünce ne olacaksın?” diye, sizin sayenizde benim cevabım her zaman hazırdı. Ve bugün mesleğimin 25. yılındayım öğretmenim.

Öğretmenim,

Sizdiniz bizim karnımız açken hiçbir şey yemeyen, sabahları kahvaltı yapamayan arkadaşlarımızı da düşünerek bizlere birer dilim ekmek ve helva pay eden…

Öğretmenim,

Sizdiniz bizleri hiç görmediğimiz türden şekerlerle tanıştıran. Genelde dar gelirli ailelerin yaşadığı İzmit’in Yenidoğan Mahallesi’nde, Mehmetçik İlkokulu’nda belki de o yılın en şanslı öğrencileriydik, çünkü siz vardınız yanı başımızda.

Öğretmenim,

Dertlerimizle ilgilendiniz; üzerinde montu, ayağında ayakkabısı olmayanlara, diğer hiçbir arkadaşımıza hissettirmeden eksiklerini giderdiniz, bir arkadaşımızı üzgün mü gördünüz aynı hüznü sizin yüzünüzde hissettik öğretmenim.

Öğretmenim,

Neden bugün çok ilginç örnekler duyar olduk? Ne oldu da sizin gibi öğretmenlerden; umursamaz, ilgilenmez ve hatta “otizmli öğrencilere 100 vermek zorunda mıyım?” diyen, buçocuklarımızın dünyasına giremeyenöğretmenleredönüştük.

Öğretmenim,

Siz kazancınızı öğrencileriniz için hiç tereddütsüz geleceğe yatırım yaparken, ne oldu da günümüzde her şeyi para olmuş, tamamen para hırsı ile hareket eden, öğrenciye yararlı olmak gibi hiçbir kriteri olmadan her derse girerim diyen öğretmenleredönüştük.

Öğretmenim,

Siz, bazen bizi okul müdürünün yanına getirirdiniz, müdür bey sizi ayakta karşılar, gözümüzde çok büyük olan değeriniz okul müdürünün verdiği değerle daha da yükselirdi. Demek ki eğitimin en büyük öznesi olan öğretmenlere verilen değer ile sağlanmaktaydı ahlaklı, başarılı bir nesil. Nasıl oldu da günümüzde öğrencinin yanında öğretmeni azarlayan, öğretmene hiç değer vermeyen hatta velileri şikayet etmeye sevk eden, öğretmenlerin arkasından kumpaslar kurmaya çalışan, ayrımcılık yapan okul müdürleri türedi.

Öğretmenim,

Siz, altını ıslatan arkadaşlarımızı bir gün bile utandırmadınız, hiç hissettirmediniz, Ana şefkatiyle yaklaştınız. Ne oldu da günümüzde sınıfı terk eden, yardımcı personeli çağırıp öğrencileri sınıf dışına alan, ailesini okula çağırıp öğrencileri rencide eden öğretmenlere dönüştük.

Öğretmenim,

Siz ki her bir öğrencinin kara tahtayı görme mesafesini ayarlayıp göz sağlıklarını dikkate alırken ne oldu da günümüzde bunu irdelemeyen ve hatta başka bir meslektaşının bir öğrenci adı vererek ön sıralarda oturtulmasını istediğinde “Bana ne” diyen öğretmenleredönüştük.

Öğretmenim,

Siz; saygılı olmanın insanı insan yapan en büyük özellik olduğunu söylerdiniz. Ne oldu da günümüzde öğrenciyi öğretmene karşı kışkırtan öğretmenlere dönüştük.

Öğretmenim,

Siz, İzmit’te çok daha iyi okullarda çalışabilecek durumda iken bir gün bile Mehmetçik İlkokulu’ndan gitmeyi düşünmediniz. Yıllarca varoş çocuklarının eğitilmesi için çaba sarf ettiniz. 5 Yıl beni okuttunuz, benden sonra 5 yıl teyzemin oğlunu okuttunuz. Bu okulda size çok ihtiyaç olduğunu düşündünüz, başka bir okula gitmeyi hiç düşünmediniz. Ne oldu da bugün “iyi” okullara gitmek için yapmadık iş kalmayan öğretmenleredönüştük.Sendika değiştireni mi desem, torpil peşinde koşturanı mı, yoksa hatırlı kişilere yalvaranı mı?…

Öğretmenim,

Siz; her zaman Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti’nin çok kolay kurulmadığını anlattınız. Ne oldu da, 10 Kasım’larda ve milli bayramlarımızda dahi Atatürk’ten bahsetmeyen öğretmenleredönüştük.

Öğretmenim,

Ben ve sınıf arkadaşlarım 1978 yılının en şanslı çocuklarıydık. Bunu bugün çok daha iyi anlayabiliyorum. “24 Kasım Öğretmenler Gününü en çok hak eden öğretmen kimdir?” deselerGülümser ATAMANderim öğretmenim. Size minnettar olduğumu belirtiyor, ellerinizden öpüyorum.

Öğretmenler Gününüz kutlu olsun,

ÖĞRETMENİM.

************

ALLAH, ÜNİVERSİTEYİ ‘BEKİR

HOCA GAZABINDAN’ KORUDU!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki akşam, Prof. sadettin Hülagü’yü Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğüne ikinci dönem atadı.

2014 yılında Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu’dan devir aldığı rektörlük koltuğuna ikinci kez oturan Sadettin hocayı kutluyor, başarılar diliyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü için Prof. Bekir Çakır’ı tercih etmediği için teşekkür ediyorum.

Allah yalnız Kocaeli Üniversitesini değil Kocaeli’yi, rektör yardımcılığı görevinden sosyal medyadan yayınladığı boş koltuk fotoğrafıyla akademisyene yakışmayan ve etik olmayan bir davranışla istifa eden Bekir hocanın gazabından korudu.

Siyasette girdiği her seçimi kaybeden Bekir hoca, rektörlük yarışında da Sadettin hoca karşısında “boyunun ölçüsünü” aldı.

Kazara rektör atanmış olsaydı, Kocaeli Üniversitesini Bekir hoca değil icazet peşinde koştuğu Eğitim Bir Sen ve Memur Sen, Şevki Yılmaz’ın oğlu AK Parti milletvekilleri Mehmet Akif Yılmaz’ın yanı sıra Sami Çakır, Radiye Sezer Katırcıoğlu, Metin Külünk yönetecekti.

Son 15 gündür 2014 yılında yapılan rektörlük seçiminde Sadettin Hocaya oy vermeyenler başta olmak üzere tüm akademisyenler Sayın Cumhurbaşkanının Bekir hocayı rektör atamaması için dua ediyorlardı.

Tanıdığım hocalara “neden” diye sorduğumda, verdikleri cevap hep aynıydı “Bekir hoca, rektör olursa Kocaeli Üniversitesine yazık olur. Üniversitenin efsane rektörü Prof. Dr. Baki Komsuoğlu’nun kemikleri sızlar. Üniversitemiz siyasilerin yönettiği bir kurum olur. Sosyal barış bozulur. Ötekileştirme ve mobbing uygulamaları başlar.”

Rektör adayları eski şekliyle belirleniyor olsaydı, akademisyenler önüne sandık konmuş olsaydı inanın Bekir hocaya 10 oy çıkmazdı.

Bekir hocanın siyasilerin desteğiyle hırs, kin ve öfke ile rektörlüğü ele geçirmesini anlıyorum.

Üniversite dışından başvuran siyasilerin de yasal hakları olduğunu düşünüyorum.

Ama KOÜ mühendislik fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ergin ile Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Birol Vural’ın hangi birikimleri ile rektörlüğe talip olduklarını anlamakta zorlanıyorum.

Sadettin hocayı ikinci kez rektör atanması nedeniyle bir kez daha kutluyorum.

Hocanın ikinci döneminin birinci dönem gibi olmayacağını, Bekir Çakır gibi üniversiteyi yıpratan açıklamalar yapan, davranışta bulunan akademisyenlerin işlerinin zor olacağını tahmin ediyorum.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Galip Ataman - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Koronavirüs aşısı çıktığında yaptırmayı düşünür müsünüz?
Tüm anketler

Kocaeli Haber

Oyunlar