AB RAPORU YİNE TERANE
Hayrullah Demiray
15 Ekim 2011 tarihli yazısı
Yıllardır hep duyarız ve kimilerinin hayalidir. Avrupa birliğine girmek. Kimininse bu konuda düşündüğü bir şey yok.
Geçtiğimiz günlerde Avrupa birliği yeni ilerleme raporunu hazırlamış ve onu yayınlamış. Bir kere şunu bilmek lazım; biz neler yaparsak yapalım asla bu Avrupa birliğine bizi almayacaklar.
Zaten baştan beri benim gibi düşünen birçok insan varolduğu inancındayım. Avrupa birliğinin bir Hıristiyan kulübü olduğu konusunda gittikçe fikirler netleşmeye başlıyor. Bu doğrultuda yıllardır, bizlerden çok sonra Avrupa birliğine başvuran ülkelerden birçoğu hemen girebildi. Bizlerse hala tüm yapılanlara rağmen açıklanan ilerleme raporlarıyla yetinmeye devam ediyoruz.
Buradan çıkarılabilecek en güzel ders, bence bu sevdadan vazgeçmek olsa gerek. Herhalde Avrupa ne bizle ne bizsiz olamıyor. Çünkü birçok konuda bizlere ihtiyaçları var. Ama son zamanlardaki en büyük korkularından bir tanesi de bu. Türkiye’nin Avrupa birliğine alınması lazım, çünkü Avrupa birliğine alınmaması durumunda yönünü Asya ve Afrika ülkelerine çevirmesi gerekecek. Bundan en büyük zararı da Avrupa ülkeleri görecek, kendileri bizden daha iyi bilmektedirler.
Merak ediyorum, şuanda Avrupa birliği içerisinde yer alan birçok ülkenin ekonomileri çökmek üzereyken neden hala bizler bu Avrupa birliğine girmek isteriz?
Tabi siyasilerin bu konuda düşündükleri başka nedenler ve fikirler olabilir. Ben siyasetçi değilim. Ama bizler madalyonun diğer yönünden bakıyoruz, diğer yönü de vardır elbette. Türkiye’yi idare edenler bunu görmüş olmalı ki Avrupa’dan da kopmadan Asya ve Afrika ülkelerine ve komşularıyla olan ilişkilerinde farklı bir yol izlenmeye başlamıştır.
Bunu da en son Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ ın gezilerinde gösterilen ilgi ve alakanın bir başka izahı olamaz herhalde. Aslında bizim gördüklerimizi başkaları da görebiliyorlar, o zaman tabi ki gördükleri manzara karşısında bizi oyalamaktan başka çareleri yok.
Bu konuda farklı düşünenler olabilir ama ben bu şekilde düşünüyorum. Neden diyecek olursanız; ‘’Görünen köy kılavuz istemez ‘’diye boşuna dememiş atalarımız ve ayrıca şu atasözünü de unutmayalım ‘’Ayıdan post, düşmandan dost olmaz diye .’’
Atalarımızın “Yurtta sulh cihanda sulh” sözünü de unutmayalım. Ama yurtta sulh dünyada sulh yaparken de, dünyada ki tüm olaylarla ilgilenilmesi gerektiğine işaret edilmiş. Hala bazıları; “Bizim ne işimiz var dünyanın diğer uçlarında? Bizim dertlerimiz yok mu?” diyebilir. İşte bunu söyleyenler ne geçmişi biliyor ne de geleceği. Yani ileriyi göremiyorlar.
Gözlerine perde çekilmiş gibi davranmaktan vazgeçmiyorlar. Ne diyelim okumak cehaleti yıkmayabiliyor bazen, ama bazen de Avrupa diye haykıranlara sormak lazım, Avrupasız hayat olamaz mı diye.
Trabzonlular Derneği kimsenin babasının çiftliği değil!
Söz hakkını kötüye kullanmak buna denir
Akşener’in türbe örtüsü
Nihat Ergün’nün kızının düğünü üzerine...
Ayaz o makamı doldurabilecek mi?
Başkanları (başkan geçinenleri) Beştepe korkusu sardı
KAISİAD ve Haluk Mamik, tebrikler
Bu şaklabana biri dur demeyecek mi?
Kendinizi değil, kentinizi düşünün artık
Eğitim sistemimiz ne zaman düzelecek?
Tüm Yazılarını Listele