Kur’an açık mıdır? (2)
Yüksel Yılmaz
15 Eylül 2017 tarihli yazısı
Allah defaatle “Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklıyor” (24) buyuruyor. Kim açıklıyor? Allah. Demek ki Allah “açıklansın diye” indirmiyor; bizzat “açıklama” indiriyor; ama sonra da takva olunmasını, akledilmesini, tefekkür ve tezekkür edilmesini bekliyor. Öyleyse ayetlerdeki “yubeyyinullâhu” (25) yani “Allah size beyyineliyor” ifadesini nasıl anlarız? “Allah size beyyine kılıyor”, “Allah size apaçık kılıyor”; “Allah size açıklıyor” ve sair. “Açık kılan”, “açık indiren” yahut “açıklayan” da dense eğer bunu yapan Allah ise ve beşer karışmıyorsa problem yok. Ama diğer ayetlerden aldığımız destekle açık indirdiğini biliyoruz. Açıklayan ya da açık indiren ve hatta açık olmasını isteyen Allah’tır (26). Hatta bir ayette “apaçık bir nur” indirdiğini söylüyor (27). “Nur” diyor çünkü karanlığı yani dalaleti aydınlatıyor; açık olmasa aydınlatır mıydı? Hatta bir ayette “nur ve apaçık Kitap” sözcükleri yan yana geçiyor (28). Çünkü apaçık olmasıyla aydınlatıyor.
Ayetler açık geldiği halde sanki kapalıymış gibi kurcalayarak onları değişikliğe uğratmanın bedeli çok şiddetli bir cezadır. Zira Allah buyuruyor ki, “Onlara nice açık ayetler verdiğimizi İsrailoğullarına sor. Ve kim kendisine (açık ayetler) geldikten sonra Allah’ın nimetini değiştirirse, o takdirde muhakkak ki Allah cezası şiddetli olandır” (29). Allah insanların önce bir tek ümmet olduğunu, sonra onlara müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler gönderdiğini, onlarla birlikte insanların aralarında ayrılığa düştükleri şey hakkında adilce hüküm vermeleri için kitap indirdiğini, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra kendi aralarındaki çekememezlik ve haset yüzünden onun hakkında ayrılığa düşenlerin yine kendilerine kitap verilenler olduğunu hatırlatıyor. Allah, insanları kendi iradesiyle üzerinde ihtilafa düştükleri hakikate sevk ettiğini, çünkü ulaşmak isteyeni doğru yola ulaştırdığını söylüyor (30). Yeter ki istesin… Çünkü kendisine hidayet beyan edildikten sonra Elçiye muhalefet eder ve başka bir yola tabi olursa onu döndüğü yola çevireceğini söylüyor (31).
Gelelim Maide suresindeki şu ayete: “Ey Kitap ehli! Resullerin fetret devrinde sizlere gerçekleri açıklayan Resulümüz gelmişti; ‘Bize bir müjdeleyici ve de uyarıcı gelmedi’ dersiniz diye (dememeniz için). Oysa size ‘müjdeleyici ve uyarıcı’ bir Resul gelmişti. Allah her şeye kadirdir” (32).
Bu ayet üç şekilde değerlendirilebilir. Bunlardan hangisinin size daha doğru geleceğine birlikte bakalım…
Sonuç olarak birçok ayetin desteğiyle Resulullahın bir şey katamayacağına ve vahyin sadece Allah sözü olduğuna iman ettikten sonra problem yok. Problemin korkuncu şudur: Elçiye olan büyük sevgimizdeki zaafımızdan dolayı onu Allah’a ortak koşmak.
Nebilerin apaçık delillerle geldikleri (34) ve Kur’an’ın apaçık oluşu (35) unutulmamalıdır. Yani başka kavimlere açıkça bildirildiği gibi sonrakilere de apaçık bildirilmeye devam etti (36). Allah’ın vahiyle açıklayıcı (37) ve Resulün bu açıklamaları tebliğ edici yani duyurucu (38) olduğu unutulmamalıdır. Zaten bu yüzden, “Resul'ün üzerinde tebliğden (bildirmekten) başka bir sorumluluk yoktur…” (39) buyruluyor. Kıyamet için Resul’e “saat” sorulduğu zaman Resul bir şey diyemiyor ve Allah onun vaktini sadece kendisinin açıklayacağını söylüyor (40). Böylece saatin vaktine karar verip açıklamasa bile bunu bilecek tek merciin kim olduğunu yani Allah’ın bizzat kendisi olduğunu açıklamış oluyor.
DİPNOTLAR:
24. Bakara, 187; 219; 221; 242; 266; hatta 230; Al-i İmran, 29; 86; 97; 118; 138
25. Bakara, 187, 219, 242, 266; Al-i İmran, 103; Nisa, 176; Maide, 89; Nur, 18, 58, 59
26. Nisa, 26
27. Nisa, 174
28. Maide, 15
29. Bakara, 211
30. Bakara, 213
31. Nisa, 115
32. Maide, 19
33. Muhammed Esed, “The Message of the Qur’an”; Ebu’l Al’a Mevdudi, “Tefhim-ul Kuran
34. Maide, 32, En’am, 154; A’raf, 85, 105, 145; Tevbe, 70; Yunus, 74; Hud, 96; İbrahim, 4; İbrahim, 45; Kehf, 15; Enbiya, 106; Mu’minun, 45; Kasas,36; Fatr, 25; Mu’min, 23; Zuhruf, 63; Duhan, 19; Hadid, 25; Mücadele, 5; Saf, 6; Tegabun, 6
35. Maide, 48; En’am, 46, 55, 65, 97, 98, 105, 114, 119, 126; Tevbe, 11; Yunus, 5, 24, 37; Hud, 1; Yusuf, 1; Ra’d, 2; İbrahim, 52; Hicr, 1, 89, 94; Nahl, 39, 44; İsra, 12; Hac, 16; Nur, 1; Neml, 1; Yasin, 69; Fussilet, 44; Kamer, 5
36. Maide, 75; A’raf, 32, 52, 58, 174; Yusuf, 111; Nur, 34; Ankebut, 35, 39; Rum, 28; Saffat, 117
37. Maide, 89
38. Maide, 89; Nahl, 35, 82; Nur, 54; Ankebut, 18
39. Maide, 99; hatta Yasin, 17; Tegabun, 12
40. A’raf, 187
Muhammed Ali Kronolojisi (2007-2016)
Muhammed Ali Kronolojisi (1995-2006)
Muhammed Ali Kronolojisi (1983-1994)
Muhammed Ali Kronolojisi (1973-1982)
Muhammed Ali Kronolojisi (1942-1972)
İstanbul meydanları
Edirne ve spor alanı
Amasya menzilleri
Başkasının hakkını sofraya koyma
Erbakan için Kıbrıs ne ki? (2)
Tüm Yazılarını Listele