SUMOTAŞ sorunu masada çözülür
Hayrullah Demiray
02 Ağustos 2012 tarihli yazısı
Son günlerde SUMOTAŞ konusunda nedense bir türlü anlaşmaya varılamıyor. Herkes gergin bir bekleyiş içerisinde. Çalışan insanlar ekmeklerinin derdinde. Devletin de herkesi koruma, kollama ve insanlar arasındaki sorunlara çözüm getirme, insanları bir masa etrafında buluşturma gibi bir görevi var.
Ancak, anlayamadığım bir durum söz konusu.
Devlet, fabrika ve kooperatif arasında ara bulucu görevi üstleniyor.Üstleniyor fakat neden fabrika yetkililerinin avukatları geliyor?
Neden fabrika yetkilileri gelmiyor?
Yetkililerin masaya oturmasıyla belki de SUMOTAŞ kendilerinin dikkate alındığını düşünecek. Bir inatlaşma söz konusu.
Fakat herkesin göremediği ve unuttuğu bir şey var.
Günlerdir yaşanan gerginliği bazı insanlar daha da kışkırtıyor. Fabrika yetkilileri de bunu körüklüyor. Devlet yetkilileri onlarca polisi yaz sıcağında oraya yığacağına, her iki tarafın da bizzat yetkililerini masa etrafına toplaması gerekir.
Nedense günlerdir devlet bunu yapmakta yetersiz kalıyor
SUMOTAŞ ve Frito Lay arasındaki gerginlik Kocaeli’ni hatta ülke gündemini günlerdir meşgul edecek duruma doğru sürükleniyor ise, bunu kimsenin yapmaya hakkı yoktur.
Diğer yandan SUMOTAŞ yetkilileri tabi ki de haklarını sonuna kadar arayacaklar yalnız haklarını ararken burası bizim, buradan kimse geçemez havasında olmamalılar. Bizler çocukluğumuzda birisine kızdığımızda, kendi tarlamızın başındaki ya da sonundaki yoldan onları geçirmezdik. Hatta taş atmak gibi çocuksu şeylere başvururduk. İşte bu durumda eğer buna doğru giderse, Kartepe ve Suadiye’ ye bu durumun yararı olmaz. Kocaeli’ye zarardan başka bir şey olmaz kısacası.
İşte burada devlet yetkilileri, kendilerinin elinde her türlü gücün bulunduğunu ve her fırsatta orada her şeyi yapabileceklerini düşünmeyecekler. Fabrika yetkilileri de atalarımızın dediği gibi “ Ayağıma yer edeyim, dur bak sana neler edeyim” fabrika benim istediğimi yaparım düşüncesinde olmamalı.
Burada tek yapılması gereken tarafların birbirini anlamasıdır. Bu konuda devlet yetkilileri de arabuluculuk yapmak istiyorlarsa daha dikkatli davranmalıdır Tekrarlamak istediğim bir konu var. Bu tür toplumsal olaylarda basın yayın ve medya kuruluşlarına da önemli görevler düşüyor. Bizler de üzerimize düşen görev ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeliyiz. Biz gazeteciyiz, her şeyi yazarız, abartırız dememeliyiz.
Aslında toplum olmak bunu gerektirir ve nihayetin de toplum içerisinde oluşabilecek olumsuzluklardan her birimiz birey olarak etkilenmesek de mutlaka günün birinde bizlere de bir şekilde dokunur. Bu sebeple herkesin daha dikkatli adımlar atması gerekir.
Burada asıl olan bu tür olaylarda denge unsuru olabilmek ve dengeyi sağlayabilmek.
Bunu başarabilmek için kendinizden ödün vermemek ise, ilk koşuldur.
Saygılarımla…
Trabzonlular Derneği kimsenin babasının çiftliği değil!
Söz hakkını kötüye kullanmak buna denir
Akşener’in türbe örtüsü
Nihat Ergün’nün kızının düğünü üzerine...
Ayaz o makamı doldurabilecek mi?
Başkanları (başkan geçinenleri) Beştepe korkusu sardı
KAISİAD ve Haluk Mamik, tebrikler
Bu şaklabana biri dur demeyecek mi?
Kendinizi değil, kentinizi düşünün artık
Eğitim sistemimiz ne zaman düzelecek?
Tüm Yazılarını Listele