Cumhuriyetimizin kurucusu, bugünlerimizi borçlu olduğumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 10 Kasım’da ölümünün 78. yılında, rahmet, şükran, saygı ve özlem ile andık.
İstanbul Dolmabahçe’de atamızdan ayrılışının her yıl dönümünde adına törenler düzenledik, saygı duruşunda bulunduk, ruhuna Fatiha okuduk.
Ama 19 Kasım 1938’de İstanbul’dan İzmit’e deniz yolu ile son kez gelişini ve İzmit Tren Gar’ından Ankara’ya son kez uğurlanışını unuttuk.
Oysa ki, İzmitlilerinunuttuğu ya da hatırlamak istemediği Gazi Mustafa Kemal Atatürk İzmit’e değişik tarihlerde geldi ve önemli toplantılara ev sahipliği yaptı.
18 Haziran 1922’de, İzmit Portakal Hafız Konağı’nda Fransız yazar ClaudeFarrere’nin de hazır bulunduğu toplantıda İzmitlilere hitap ederken, “Efendiler, Türkiye halkı asırlardan beri hür ve müstakil yaşamış bir kavmin kahraman evlatlarıdır. Bu millet istiklalsızyaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır. Fakat bu milletin talihini ellerine alan bir takım insanlar keyfi idareleriyle onun hayatını imhaya kastetmiş düşmanların isteklerini yerine getirmişlerdir”dedi.
16 Ocak 1923’te,İzmit Saray Müzede dönemin ünlü gazetecileri Ahmet Emin Yalman (Vakit), VelitEbüzziya (Tevhid-i Efkar), Suphi Nuri İleri (İleri), Yakup Kadri Karaosmanoğlu (İkdam), İsmail Müştak Mayakon (Tanin), Falih Rıfkı Atay (Akşam) ile bir araya geldiği ve saatler süren toplantıda Cumhuriyet’in ilan edileceği, Halifeliğin kaldırılacağı, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olacağı, Latin harflerinin kabul edileceği mesajları verdi.
19 Ocak 1923’te, İzmit sinemasında buluştuğu İzmitlilere özetle şöyle seslendi, “Efendiler! İzmit'in muhterem ahalisini bu suretle yakından selamlamakla çok bahtiyarım. Türkiye'nin en kıymetli ve en mühim bölgelerinden biri olan İzmit, çok yakın günlerde düşmanın ayakları altında çiğnenmekteydi. Tahrip ediliyordu. Masum ahalisi kesiliyordu. Zulüm yapılıyordu. Nihayet bütün memleketi, bütün milleti kurtarmayı üstlenen yiğit evlatlarımızdan oluşan ordu, bütün düşman orduları üzerinde tesirini hissettirmeye muvaffak olduğu gün, burada sizi taciz eden düşmanlar, sizi bırakıp gitmek mecburiyetinde kaldılar. İşte ben ondan sonra idi ki, ilk defa olarak buraya gelmiştim. O vakit güzel memleketinizi ve muhterem halkınızı yakından görmek ve onları kucaklamakla büyük sevinç ve haz hissetmiştim. O günlerin hatıratını şimdiye kadar çok derin hislerle muhafaza ettim ve daima muhafaza edeceğim. Bu gün ikinci defa olmak üzere aynı hatırayı yerinde yaşamaktan çok memnunum”.
İzmit, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet öncesi ve sonrası gittiği, kaldığı, önemli toplantılara ev sahipliği yaptığı çok az 3-5 şehirden biridir.
Burada sadece 3 önemli anıyı paylaştım. Atatürk’ün İzmit, Derince, Gebze Tren Garında mola verişini, vatandaşlar ile sohbet edişini, askeri birlikleri denetleyişini yazmadım.
İzmit’e bu kadar önem veren, İzmitlileri karşısına alıp sohbet eden hem de 2 kez Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmit’ten son kez çıktığı ebedi yolculuğu ile ilgili bizler ne yapıyoruz? Kocaman bir “hiç”.
CENAZE NAMAZI 19 KASIM’DA
Yarın 19 Kasım 2016. 78 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul Dolmabahçe açıklarında Yavuz Zırhlısına konan naaşı deniz yolu ile İzmit’e getirildi.
Buradan generaller tarafından omuzlarda taşınarak İzmit Gar’ına götürülen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı özel trene konarak Ankara’ya İzmitlilerin gözyaşları ile uğurlandı.
Yarın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmit’e son kez gelişini ve gidişini hatırlayan 3-5 kişi İzmit Garında bir araya gelecek.
Ya diğerleri? Onların, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşının 78 yıl önce Ankara’ya İzmit Garından uğurlanışından haberleri bile olmayacak!
Varsın yakalarına Atatürk rozeti takarak, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Cumhuriyet’in bekçisiyiz” diyenler böyle bir günü hatırlamasınlar!
Geliniz biz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda başlayan Ankara’da sona eren son yolcuğunun 78. Yılını hatırlayıpbir kez daha rahmet, şükran, saygı ve özlem ile analım.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, henüz 57 yaşında iken 10 Kasım 1938’de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda vefat etti.
Türk Bayrağına sarılı gül ağacından yapılmış tabutu 16, 17, 18 Kasım tarihlerinde Dolmabahçe Sarayı tören alanında katafalka kondu.
19 Kasım sabahı cenaze namazı kılındı, saat 8.30’da altı atın çektiği top arabasına konan naaşı Kabataş-Tophane-Eminönü Köprüsü-Gülhanegüzergahı takip edilerek Sarayburnu Rıhtımına getirilir.
Burada generaller tarafından milyonların gözyaşları arasında Zafer Torpidosuna konan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tabutu, saat 13.30’da Haydarpaşa açıklarında bekleyen Yavuz Zırhlısına nakledilir.
Yavuz Zırhlısı da saat 15.30’da 101 pare top atışının yanı sıra Hamidiye ve Dumlupınar gemileri eşliğinde İzmit’e hareket eder.
Saat 19.50’de İzmit mayın iskelesi hizasına demirler, Atamızın tabutu generallerin omuzlarında önceİstanbul’dan gelen Zafer Torpidosuna sonra kıyıda bekleyen top arabasına konur.
Ankara’ya son yolculuğuna uğurlanmak üzere tersane orta kapısından geçilerek İzmit garında bekleyen trene yerleştirilir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, sağlığında yurt gezilerinde kullandığı beyaz renkli özel tren saat 20.30’da İzmitlilerin gözyaşları ile Ankara’ya uğurlanır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tabutu, yaşamını yitirdiği, cenaze namazının kılındığı Dolmabahçe Sarayından Haydarpaşa’ya değil de Sarayburnu’na, Ankara’ya Haydarpaşa Garından değil de İzmit Garından gönderilmesinin nedenini merak edenler çıkabilir.
Söyleyeyim, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi ulusların örnek aldığı kahraman bir komutana, devrimci bir devlet adamına gemiden gemiye taşınarak 101 pare top atışı yapılarak cenaze töreninin daha görkemli olması için.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü İzmit Garından 19 Kasım Cumartesi akşam karanlığında son kez misafir eden özel tren 20 Kasım Pazar günü sabah saat 10.30’da Ankara Garında gözyaşları ile karşılanır.
Türk Bayrağına sarılı tabutu trenden alına-ak top arabasına konur ve Ulus’taki Birinci TBMM binasına götürülür.
Devlet töreninin yapıldığı 21 Kasım Pazartesi günü 12 milletvekilinin omuzlarında top arabasına taşınır ve geçici istirahatgahıEtnoğrafya Müzesi girişindeki mermer üzerine konur. 31 Mart 1939 tarihinde burada yapılan mezara indirilir.
“Milletim beni istediği yere gömsün. Ama benim hatıralarımın yaşayacağı yer Çankaya olacaktır”diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk için yaptırılan Anıtkabir temeli 9 Ekim 1944’te temel atılır.
Dönemin iktidarı, Ata’sının Anıtkabir’i için yeterli ödenek ayırmayınca inşaat 1 Eylül 1953’te tamamlanır.
Ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabri 9 Kasım 1953 günü açılarak tabutu katafalka konur.
10 Kasım 1953 tarihinde 136 Harbiye öğrencisinin çektiği top arabasına konan
Ata’nın tabutu Anıtkabir’deki ebedi istirahatgahına nakledilir.
Ruhun Şad Olsun Atam! döküyorlardı.
Boğaziçi Üniversitesi’ndene oldu, neler oluyor?
150 yılı aşan geçmişe sahip Boğaziçi Üniversitesi, eğitim ve araştırma performansı ile dünyanın en seçkin üniversiteleri arasında yer alan, mükemmeliyetçiliği benimseyen bir yükseköğrenim kurumudur.
Yüksek puanlı LYS şampiyonları ile lise birincilerinin tercih ettiği Boğaziçi Üniversitesi adını bugüne kadar mezunlarının bilimde, iş dünyasında, siyasette, sanatta, hayatın her kesitinde önemli roller üstlenerek duyurdu, duyurmaya da devam ediyor.
Ama son günlerde Türkiye’nin içte ve dışta onlarca sorunu varken rektör ataması ile gündeme gelmesi, televizyon tartışma programlarının öncelikli gündem maddesini oluşturması duyarlı vatandaşları üzüyor.
Televizyon programlarına konuk olan akademisyen, gazeteci, avukat ve siyasiler Boğaziçi Üniversitesi seçiminde yüzde 86 oy alan Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun neden rektör atanmadığını sorguluyor.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan gazete köşe yazarları, Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’na haksızlık edildiğini iddia ederek YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiriyor.
CHP milletvekilleri,
“Boğaziçi'ne aday olmadan atananhemen görevi iade etmeli. Yapılan akademikbağımsızlığa darbedir”diyerek yaygara koparıyor.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Mehmed Özkan’ı tanımayanlar bilimselliği ve kariyerini bir kenara bırakıp Ak Parti milletvekilinin kardeşi olmak, seçimlere katılmadan tepeden rektör atanmakla suçluyor.
YÖK’ÜN TERCİHİ VE TEKLİFİ
Temmuz ayı başlarında aralarında Boğaziçi’nin de bulunduğu 9 üniversitede rektör seçimi yapıldı.
Adana Bilim ve Teknoloji, Atatürk, Dicle, Dokuz Eylül, Ege, Fırat, İTÜ, On Dokuz Mayıs Üniversitesi rektörleri YÖK’ün teklifi ve Cumhurbaşkanı’nın onayı ile atandı.
6 Ağustos 2012 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun görev sırası en çok oyu almasına rağmen uzatılmadı.
Keşke Gülay hocaya sahip çıkanlar koro halinde itiraz etmek yerine neden atanmadığını biraz araştırmış olsalardı.
Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun, devletin kasıtlı ve planlı kıyım yaptığını, güvenlik güçlerinin katil olduğunu yazan“Bu suça ortak olmayacağız”bildirisini imzalayan Boğaziçi Üniversitesi’nin 60 kadar imzacı akademisyene sahip çıktığını, haklarında disiplin işlemi yapmadığını görürlerdi.
Terör propagandası yaptığı iddiası ile tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Yard. Doç. Dr.Esra Mungan’a destek verdiğini öğrenirlerdi.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin 17 Mart 2016 tarihinde yaptığı Akademik Genel Kurul’unda alınan“Esra Mungan ve onunla birlikte tutuklanan meslektaşlarımız Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy ile hakkında yakalama kararı çıkarılmış olan Meral Camcı ve sınır dışı edilen Chris Stephenson anayasal güvence altındaki ifade özgürlüğü haklarını kullanmışlardır. Meslektaşlarımızın acilen serbest bırakılmasını talep ediyoruz”kararın üniversite bahçesinde okunmasına seyirci kaldığı bilgisine ulaşırlardı.
“Kayyum rektör” dedikleri Prof. Dr. Mehmed Özkan’ın Boğaziçi Üniversitesi mezunu, Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun 2012 – 2016 yılları arasında danışman, Ağustos 2016’dan bu yana da araştırmadan sorumlu rektör yardımcısı bilgisine ulaşıp YÖK’ün teklifini, Cumhurbaşkanının atamasını eleştirmezlerdi.
Ama her konuda olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi Rektör atamasında da önyargılı davranan akademisyenler, gazeteciler, avukatlar, siyasiler Türkiye’nin OHAL ile yönetildiğinin farkında değiller.
Oturdukları yerden ahkam kesenler, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar keşke Gülay hocanın kapısını çalıp,“Hocam sizi neden ikinci kez rektör atamadılar?Terör propagandası yaptığı iddiası ile tutuklanan akademisyenlere destek verdiğinizdoğru mu? Bu suça ortak olmayacağız bildirisini imzalayan akademisyenler hakkında yasal işlem başlatmadığınız iddiaları gerçek mi?”diye sormuş olsalardı.
Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun neden YÖK ve ve Cumhurbaşkanı tarafından tercih edilmediğini öğrenirlerdi.
Büyükşehir belediyesi‘bürokrat’ yetiştiriyor
PKK, KCK silahlı terör örgütü ile birlikte hareket ettikleri, destek verdikleri iddiası HDP ve DBP’li belediye başkanları hakkında gözaltılar ve tutuklamalar yapılıyor.
İçişleri Bakanlığı görevden alınan belediye başkanlarının yerine mülki idare amirleri kayyum olarak atıyor.
Kayyum atanan belediyelere yardımcı olmak üzere deneyimli belediye başkanları danışman olarak görevlendiriliyor.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Silvan Belediyesi’ne Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker, Ağrı Diyadin Belediyesi’ne İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan gibi.
Türkiye’de yüzlerce belediye başkanı içinden Başkanlar Karaosmanoğlu, Köşker ve Doğan’ın kayyum atanan belediyelere danışman olarak görevlendirilmeleri bizim başkanların başarısını gösteriyor.
Başkanların Kocaeli, Gebze ve İzmit’te yaptıkları, hayata geçirdikleri başarılı projeleri kayyum atandıkları il ve ilçelerde uygulayacak olmalarını önemsiyorum.
Kayyum atanan başkanlardan ilk kafile geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun talimatıyla Diyarbakır’a gitti.
Heyette Genel Sekreter Tahir Büyükakın’a yardımcısı Gökmen Mengüç, Başkan Danışmanı Ömer Polat, İSU Genel Müdür Yardımcısı Alaeddin Alkaç, Mali Hizmetler Daire Başkanı Hamza Bakkal, Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Cenan Turan ve Serhan Çatal eşlik etti.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığına kayyum atanan Ankara Etimesgut Kaymakamı Cumali Atilla ile 2 gün Diyarbakır’ın alt ve üst yapı sorunlarını görüşen Büyükakın ve arkadaşları umutlu döndüler.
Önümüzdeki günlerde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali Atilla ve çalışma arkadaşları Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin konuğu olacak ve Diyarbakır’ın imarı, kalkınması, gelişmesi için görüş alışverişinde bulunacak.
BÜROKRAT YETİŞTİRİYOR
30 Büyükşehir Belediyesi arasında hizmetleri ile öne çıkan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi sadece proje üretmiyor, bürokrat da yetiştiriyor.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin kuruluşunda genel sekreter olarak çalışan, halen Antalya Valisi olan Münir Karaloğlu önce Van, sonra Bursa Valisi oldu.
Münir beyden sonra genel sekreterlik koltuğuna oturan Ersin Yazıcı Rize Valiliğinin ardından Balıkesir Valiliğine atandı.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde genel sekreter yardımcısı olarak çalışan Mustafa Çöpoğlu Ordu Büyükşehir Belediyesi genel sekreteri, Feyzullah Okumuş Sayıştay’da önemli göreve, Hasan Aydınlık Sağlık Bakanlığı 112 Acil Hizmet Daire Başkanı oldu.
Çok sayıda daire başkanı ve daire müdürü değişik belediyelerde, bakanlıklarda, kamu kurumlarında üst düzey yöneticiliğe atandı.
Yorum yazarak Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.