Batı yakasına kalkan otobüs
Ozan Özgenç
03 Şubat 2016 tarihli yazısı
Biraz öteden kalkan, Batı’ya doğru yol alacak otobüsü beklerken yolun kenarında, içinde balık avladığımız Nerdüş’ün şırıltılarıyla akıyordu zaman.
Beni o zorunluluktan asfaltlanmış virajlı yollarda, zorunluluktan taksici olmuş o köylünün otomobilinde oturtan şeyi düşünürken saatteydi gözlerim.
Burnunu ana yola paralel uzatmış otomobilin içinde, zorunlulukların yan yana getirdiği adamlar olarak, etraftaki tepelerin biteviyeliğine atılmış bir imza gibi duruyorduk.
Bir ara, üzeri kahverengimsi ve bol cepli giysileri, beyaz püskülleri uzun sakallarının arasına karışmış siyah poşusu ile ne tam bir asker, ne de avcıya benzeyen bir adam göründü yolun ortasında.
Elinde tüfeği, ifadesiz yüzüyle şöyle bir bakıp yolun karşısına doğru yürüdü.
Zorunluluktan pek çok kez yan yana geldiğimiz, dağ bayır yürüdüğümüz diğerlerinden bir tanesiydi o da.
Hani western filmlerinde, rüzgarla birlikte kasabanın ortasından sürünerek geçen çalı parçası neyse, işte öyle sıradandı bu görüntü burada.
Hiç ilgimi çekmeyen konuda yaptığımız gevezelikteki sıramı savmak için, sürücüye döndüm.
Bir şeyler gevelerken, aklım gelmeyen otobüste takılı kalmıştı.
Sabah serinliği, arabanın içine iyice dolmuş, belime taktığım zorunluluğun kabzası, üzerimdeki kalın giyisilerden farkedilmiyordu bile.
Gevezeliği sürdüren köylünün kirli sakalları, ağız hareketleriyle sürekli yer değiştiriyor, gülerken burnu üst dudağına neredeyse yapışıcak kadar öne eğiliyordu.
Sonra..
Bir şey oldu.
Gevezelik eden adam, bir andan daha kısa bir süre içinde tüm kelimeleri yuttu.
Gece hızla yaklaşan bir otomobilin farları gibi büyüyen gözlerinin aksine, elleri yaşlı bir ihtayarınkiler gibi titreyerek uzaklaştı.
Gövdesi o kadar küçüldü, küçüldü ki, sanki hiç orada yokmuş gibiydi.
Sonuna hangi noktalama işaretini getirseniz de olmayacak, bir an var mıdır
Far gibi büyüyen gözleri, arkamda sönüyordu.
Geriye doğru dönerken Araf’taydım.
Dönüp baktığımda, gökyüzüne dönmüş, beyaz püskülleri sakallarından sarkan siyah bir poşu gördüm.
Elindeki tüfeği umarsızca sallarken, belimde kaybettiğim zorunluluğa gitti elim.
Yürüyen poşu sırıtarak uzaklaşırken, yanımdaki gövdeye döndüm.
Artık bana bakmıyordu.
Hiç bir şeye şahit olmamışlığın ilgisizliğiyle karşıya dikti gözlerini.
Batı yakasına kalkan otobüs geliyordu...
Ne zaman üzeri kırmızı bayrak örtülü bir tabut görsem, o otobüs gelir aklıma.
O otobüsleri bekleyenler gelir.
Olan biteni ikirciklikli duygularla cıkcıklayanlar...
Vatan sevgisini parayla satın alanlar...
Sanki hiçbir şeye şahit olmamışlığın ilgisizliğindeki insancıklar gelir...
Yozgat’a, Hatay’a, Ankara’ya, Gümüşhane’ye inen bayrakları görünce, yine aklıma geldi.
Paylaşmak istedim.
AK Partili gençler devrim yapmış
Büyükakın’ın şifreleri: Büyükşehir 4.0
Başkan olsam o caddeyi kapatırım
AK Gençliğe bravo
Hürriyet’e yazık oluyor
Peki “Estetik Belediyeciliği” kim yapacak?
Sibel Gönül ziyareti, İzmit umutlarımı arttırdı
“5 yıllık vaatler 10 yılda yapılamadı”
Seçim afişi sadece İzmit’te yasak
AK Parti için en zor iki ilçe
Tüm Yazılarını Listele